12 Aralık 2013 Perşembe

Bebeğini besleyen hayalet (子育て幽霊)

Evvel zaman içinde bir şekerci vardı.

Günlerden bir gün, solgun benizli hâmile bir kadın şekercinin önününden geçti.
O gece, birisi kapıyı çaldı. Şekerci kapıyı açtı. Kapıda hâmile, güzel bir kadının durduğunu gördü.
‘’Affedersiniz, bu parayla bir şeker alabilir miyim?’’
Kadın böyle diyerek elindeki sikkeyi uzattı. Bir sikkeye bir tane şeker aldı.

Ertesi gece de yine bir şeker almaya geldi. Bu kez benzi daha soldun görünüyordu.
‘’Gece değil de gündüz gelir misiniz?’’ dedi şekerci.
Kadın, ince bir sesle yalvardı.
''Bu saatte size rahatsızlık verdiğim için çok özür dilerim. Fakat sizden bir şeker satın almalıyım.''

Kadın üçüncü gece de geldi. Benzi daha da solgunlaşmıştı.
‘’Nereden geldiniz, nerede oturuyorsunuz? Buralarda sizi hiç görmüyorum.’’diye sordu, şekerci.
Kadın, ince bir sesle cevap verdi.
''Birkaç gün önce geldim. ''
Saçları rüzgarda uçuşuyordu.
Ertesi gün ve sonraki günlerde kadın, yine geldi. Benzi gittikçe solgun oldu.

Yedinci gece yine geldi.
Kadın ağlayarak, ‘’Affınıza sığınıyorum. Artık hiç param kalmadı. Ama mutlaka bir tane şeker almalıyım. Yalvarırım bir tane verin.’’ dedi.
‘’Veremem.’’diye cevap verdi şekerci. Kadın, kimonosunun yenini yırtıp adama uzattı.
Şaşıran adam, isteksizce bir şeker verdi.
Kadın,‘’Minnettarım.’’dedi.
Kadının nereye gittiğini merak eden adam, onu gizlice takip etti. Kadın, dağdaki tapınağın taş merdivenlerini usul usul çıktı. Tapınağın kapısını geçti. Tapınağı boydan boya geçerek, orada bulunan mezarlığa doğru gitti. Derken toprakla yeni örtülmüş bir yerde aniden ortadan kayboldu. O anda ağlayan bir bebek sesi duyuldu. Adam, keşişe gitti ve olan biteni anlattı.
‘’.....ve  kadının yırtıp verdiği yen işte bu.’’diyerek, adam yeni keşişe gösterdi.
Keşiş, onu görür görmez, ‘’Bu kimonoyu hatırladım, bir hafta önce gelen genç bir hâmile kadının üzerindeydi. Parası olmadığından başka bir yerde kalamamış. Onun için o gece burada kaldı. Kadıncağız bebeğini doğurmak için anne ve babasının yanına dönmekteymiş. Kocası ise ölmüş. Bana sirin bir kundak gösterdi. Ama ertesi sabah öldü. Nereden geldiğini ve kim olduğunu bile öğrenemedim. Cenazeyi kundağıyla, 6 sikkeyie beraber kimsesizler mezarlığına gömdüm.
‘’6 sikke...? Ama o kadıncağız  7 defa geldi şeker almaya.’’ ded, adam titreyerek.

Ertesi gün keşiş sutrayı okurken mezar açıldı.
Tabut açılınca herkes şaşırdı. Çünkü kabirdeki kadının kucağında kundaklanmış bir bebek vardı.
‘’Evet, bu kadıncağızdı, şeker almaya gelen.’’
‘’Evet o... Kimonosunun bir yeni de  yok. ‘’
O zaman bebek aniden ağlamaya başladı.
‘’Bebek yaşıyor!’’ dedi keşiş.
Bebeği kucağına aldı. 
‘’Annesi, süt yerine her gün bir şeker vermiş. Bu bebeği bu tapınakta besleyeceğim.’’dedi.
Bu rivayet aldı başını gitti. Şekerci çok ünlü oldu ve çok sayıda insan şeker almaya geldi.
Yıllar geçti, çocuk büyüdü. Oradan ayrıldı, rızkını aramak için gurbete gitti. 
Sonra da iyi bir keşiş olmuş. 


Bu sayfada bu hikâyenin videosu var ama kaynak buradan almadığım için biraz farklık görebilirsiniz.
http://www.dailymotion.com/video/xr4y9e_mnmb-%E5%B9%BD%E9%9C%8A%E9%A3%B4_creation

2 yorum: