3 Haziran 2014 Salı

Marangoz ile Oniroku(大工と鬼六)


Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir köy varmış. Köyün içinden gürül gürül akan, yağmurlarda bendinden taşan bir nehir geçiyormuş. Köyün her iki yanında yaşayan insanlar diğer yana geçmek için büyük zorluklar çekiyormuş. Çünkü köyün iki yakasını birbirine bağlayan tek bir köprü varmış ve o köprü her yağmurda nehrin sularının yükselmesiyle yıkılıp sele karışıyormuş. Taşkın nehir her yağmurda köprüyü alıp götürüyormuş. Köylüler yeni bir köprü daha yapmış. Yine yağmur mevsimi başlamış. Yeni köprü de yağmur sularının nehri taşırmasıyla yıkılıp sele karışmış. Köylüler bu duruma kesin bir çare bulmak için toplanmışlar. ‘’Bize mutlaka sağlam bir köprü lazım. Yağmura da, sele de dayanıklı sağlam bir köprü...’’
Köylüler aralarında konuşup tartıştıktan sonra istedikleri gibi sağlam bir köprüyü yapacak olan usta konusunda fikir birliğine varmışlar. O civarda köprü ustası ünlü bir marangoz varmış, köprülerini onun yapması için hep beraber marangozun evine gitmişler, köylerine bir köprü yapmasını rica etmişler. ''Lütfen bu işi üstlenin.. Elinize düştük.. Bize sizden başka çare kalmadı artık..''
Marangoz o nehri daha önce hiç görmemiş. Fakat köylüler o kadar ısrarcı olmuş ki, onların ciddiyeti karşısında bu işi üstlenmeye karar vermiş. Ve onlara şöyle demiş: ‘’Tamam, köprünüzün yapımını sizin için üstleniyorum.Dayanıklı bir köprü yaparım, merak etmeyin.’’ Marangoz ertesi gün köye gitmiş, nehri görünce affalamış! ‘’Bu kadar güçlü akan bir nehir daha önce hiç görmemiştim.. Nehrin yatağı da çok genişmiş... Buraya köprü yapmak çok zor. Ama işi üstleniyorum dedim bir kere. artık sözümden dönemem." diye kendi kendine mırıldanan marangoz, boş gözlerle bir süre nehre bakmış durmuş.
Derken, nehrin içinden kocaman Oni ortaya çıkmış. Marangoz'a şöyle demiş: ‘’Senin içinden geçenleri biliyorum. Sağlam bir köprü istiyorsun, fakat bu işin üstesinden nasıl geleceğini bilemiyorsun, değil mi? Senin yerine ben yapayım mı?'' demiş. ‘’Sahi mi? Bu mükemmel olur. Sağlam bir köprü yapın lütfen! ‘’Tamam, söz veriyorum.. Ama bir şartım var, köprü tamamlandığında senin gözlerini alırım." Oni, bunları söyledikten sonra suya dalıp gözden kaybolmuş. Oni'nin son sözüne şaşıran marangoz, arkasından şaşkın şaşkın bakakalmış. Marangoz, o akşam dalgın bir halde eve dönmüş, karısı onun bu halinden şüphelenmiş. ''Kocacım, ne oldu? Sende var bir şey.. Marangoz, karısını kaygılandırmamak için hiç birşey söylememiş. ''Yok bir şey... Bugün çok yoruldum. Ben gidip yatıyorum."
Marangozun, o gece korku içinde aklı başından gitmiş, bitkin bir şekilde uykuya dalmış. Marangoz, sabahın köründe kalkıp, doğruca nehre gitmiş. Yarısı tamamalanmış muhteşem bir köprü gözlerinin önünde uzanıyormuş.
''Bir gecede yarısını bitirmiş..! Yarın kesin biter.' diye korkuya kapılmış. Tam o esnada nehrin içinde Oni belirmiş ve marangoza şöyle demiş: ''Bak, dediğim gibi güzel bir köprü yapıyorum işte.. Nasıl? Beğendin mi?'' Marangoz korkudan titreye titreye şöyle demiş: ''Gerçekten çok güzel. Ama..'' ''Ama, ne?'' demiş Oni. ''Ama yalvarırım gözlerimi almayın..! ''Sana söylediklerimi unutmamışsın. Afferin!" demiş Oni. Ve sırıtarak marangozu perişan eden şu sözleri söylemiş: "Yarın sabaha köprüyü tamamlayacağım, o zaman alacağım gözlerini senin.."
‘’Yalvarırım bunu yapmayın! Ne olur bunu yapmayın! Lütfen.. Zaten ben kabul etmemiştim ki sizin bu şartınızı...'' "Hiç boşuna nefesini tüketme, beni kararımdan caydıramazsın. Başladığım gibi bitireceğim bu işi. Bitirince de gözlerini alacağım." Marangoz bu sözleri duyunca ağlamaya başlamış ve şöyle demiş: ''Gözlerimi kaybedirsem çalışamam. Ailem var, onlara da bakamam. Benim mutlaka çalışmam lazım.. lütfen!’’
Oni, ağlayan marangozu bir süre süzmüş ve biraz düşünüp şöyle söylemiş: ‘’Hmm.. Demek ailen var... Benim de ailem var. Hımmm! Pekala! Sana bir şans tanıyacağım, eğer benim adımı söyleyebilirsen, o zaman affedebilirim seni. Eğer adımı bilebilirsen... ‘’ ‘’Sizin adınızı mı?’’ ‘’Evet..’’ ‘’Ama nasıl bilebilirim ki?…’’ Marangoz, daha sözlerini bitirmeden, Oni, nehre dalıp kayıplara karışmış.
Marangoz orada ayakta öylece kalakalmış. Bir süre sonra köylüler gelmiş ve yarısı tamamlanan köprüyü görünce çok sevinmişler. ''Ustaaa!. Bu kadar çabuk yapılabileceğini hiç beklemezdik... Hem de çok güzel! Siz gerçekten bizi bu dertten kurtaracaksınız..'' Köylüler marangozu öve dursun, marangozun aklı başka yerdeymiş. Köylülerin sözlerini duymamış bile...
Akşam eve döndüğünde yine hiç bir şey söyleyememiş karısına. Marangoz, akşam yemeğini yerken ve yatmadan önce karısını ve bebeğiniz seyretmiş uzun uzun. Artık onları dünya gözüyle bir daha göremeyeceğim diye üzülmüş. Ertesi sabah erken uyanan marangoz, evden çıkıp gitmiş, ama korkudan doğruca nehre gidememiş, yolunu uzatmış, dağın içinden geçmiş. Ormanın içinde yürüdükçe yürümüş. Aniden ormanın derinliklerinden garip bir şarkı duyulmuş. Sesin geldiği yöne yönelip yaklaşmış, bir Oni çocuk görmüş. ''Aaa! Oni'nin çocuğu mu bu acaba? Burada mı yaşıyorlar acaba?. Eğer öyleyse buradan çabucak kaçmalıyım!'' diye kendi kendine mırıldanan marangoz, tam oradan kaçmaya yeltenirken, duyduğu şey karşısında heyecanlanmış.. Oni'nin çocuğu şarkı söylemeye devam etmiş:
♪Oniroku.. babacım Oniroku.  Ver ver bana insan gözü  Gel gel çabuk gel, getir hediyemi.
Marangoz duyduklarına inanamamış. ‘’Aa! Onun adı Oniroku'ymuş!''
Oniroku'nun ismini öğrenen marangoz, sevinçten çılgına dönmüş ve adeta uçarak nehre doğru koşmuş. Marangoz nehir kenarına gelince suyun içinden Oni çıkmış ve şöyle demiş. ‘’Ne koşuyorsun lan. Hiç bir yere kaçamazsın. Bak, köprüyü tamamladım. Gözlerin benim artık. Aramızdaki anlaşmaya uyacağım ve gözlerini alacağım. ''Amam bir dakika!’’ diyebağırmış marangoz, "Senin adını söyleyeyim mi şimdi?" ''Senin adını söyleyeyim mi şimdi? Neydi senin adın? Onitarou, Onisuke, Onita, Onirou….’’ ‘’Hayır! Değil.. Öyle değil.’’ diye sırıtmış Oni. ''Onihei, Oniziro, Onisaburo..'' ''Yeter artık! Hadi, ver artık gözlerini.'' diye Oni, elini marangozun gözlerine uzatmış. ''Onigoro... yoksa...Oniroku mu?'' demiş marangoz. Oniroku zınk diye şaşa kalmış. ’Neden biliyorsuuun! ‘’diye yazıklanarak suyun içine dalıp gözden kaybolmuş.